12 Mayıs 2015 Salı

DENİZLİ

DenizliTürkiye'nin Ege Bölgesi'ndeki bir ili ve en kalabalık yirmi birinci şehri. 2014 itibarıyla 978.700 nüfusa sahiptir. Tekstilürünleri ve yöreye has Denizli horozu ile meşhurdur. Anadolu Yarımadası'nın güneybatı, Ege Bölgesi'nin güneydoğusunda yer almaktadır. Ege ve Akdeniz Bölgeleri arasında bir geçit durumundadır. Denizli İli'nin her iki bölge üzerinde de toprakları vardır. Denizli ili 28° 38' - 30° 05' doğu meridyenleri (doğu uç noktası; Çivril ilçesi Gümüşsu - Gökgöl Koyu Dinar sınırında Efekli Tepe, batı uç AydınManisa; güneyde Muğla; kuzeyde Uşak illeri ile komşudur.) Yüzölçümü 12.134 km², denizden yüksekliği ise 350 m'dir.
Bir sanayi, ihracat ve ticaret merkezi olan Denizli, aynı zamanda elli bine yaklaşan üniversite öğrencisine ev sahipliği yapmaktadır. Bir yılda milyonlarca yerli ve yabancı turisti ağırlayan ilçe, bir turizm kenti olmasının yanı sıra düzenlenen yerel, ulusal ve uluslararası etkinliklerle (bkz. festivaller) eğitim, kongre, kültür ve sanat merkezi özelliğindedir. GEKA Güney Ege Kalkınma Ajansı'nın merkezi Denizli'dedir.
Akdağ'ın (Babadağ) kuzey yamaçları eteklerinde, Büyük Menderes'in kolu olan Aksu çayına kavuşan derelerle hafifçe yarılmış bir plato üzerinde yer alan Denizli, yeni bir kenttir. Asıl kent buradan 6-7 kilometre kadar kuzeydeki Laodikya (Laodicaea) idi. Selçuklular ve Bizanslılar arasındaki savaşlar sonucu yıkıma uğrayan ve özellikle suyolları bozulan Laodikeia zamanla terk edilmeye başlanmış ve yerleşme 11. yüzyıldan başlayarak bol su kaynaklarının bulunduğu Denizli Ladik'e doğru yer değiştirmeye başlamıştır. Kent 1702-1703'teki bir deprem sırasında büyük zarara uğramış ve daha sonra yeniden kurulmuştur. Ege kıyılarından iç kesimlere sokulan doğal bir yol üzerinde bulunan Denizli, özellikle 1950'li yıllarda karayollarının düzelmesinden sonra, bu konumunun ve çevresindeki tarım etkinliklerinin gelişmesi sonucu hızla kalabalıklaşmış ve 1950'de 22.000 olan nüfusu, aradan geçen 60 yıl içinde yaklaşık 25 kat artmıştır. Sanayisi, turizmi, ticareti ve hizmet sektörü çok gelişmiş olan Denizli,Türkiye'nin en kalkınmış kentlerinden biridir. Anadolu Kaplanları'nın başıdır. Dünya'da tekstilin en önemli başkentleri arasındadır. Denizli, Türkiye'nin en büyük 10 ekonomisi arasındadır. Kent, havlu, bornoz ve ev tekstilinde ABD ve AB pazarında iyi bir prestije sahiptir. Havası ve doğası Ege Bölgesi'nin ortalamalarını yansıtır.Şehrin birkaç noktasında horoz heykeli bulunur. Dünyaca bilinen doğa harikası Pamukkale de şehrin simgelerinden biridir. Pamukkale, Unesco'nun dünya kültür mirası listesindedir. Karahayıt da uluslararası termal bir merkezdir. Ayrıca en yüksek dağı Honaz Dağı aynı zamanda Ege Bölgesi'nin en yüksek dağıdır (2532 m). Şehirde UNESCO'ya giren Hierapolis, Laodikeia, Thriepolis vb. birçok antik kent bulunmaktadır.
TARİHÇE
Denizli şehri ilk defa, bugünkü şehrin 6 km kuzeyinde, Eskihisar Köyü civarında, Milattan önce 261 - 245 yılları arasında, Suriye Kralı ikinci Antiokhos tarafından kurulmuştur. II. Antiokhos kente karısı Laodikeia'nin adını vermiştir. Laodike'nin kenti anlamına gelen "Laodikeia" adını alan kent, M. S. 7. yüzyılda büyük bir depremle yıkılınca, kent bugünkü Kaleiçi mevkiine taşınmıştır. Türkler Denizli havalisini zapt ettikten sonra, kenti "Ladik" adıyla anmışlardır. (Bkz: www.pamukkale.edu.tr/laodikeia Laodikeia Kazıları)
Denizli adına, tarihi kaynaklarda başka başka isimler olarak rastlamaktayız. Selçuklu kayıtları ve Denizli mahkemesi seciye sicilleri Ladikismini vermektedir. İbni Batuta'nın seyahatnamesinde Tunguzlu denilmektedir. Mesalikullebsar'da da Tunguzlu olarak kaydedilmiştir.
Timurlenk'in zafernamesini yazan, Şerafettin Zemdi Tenguzlug ve Tonguzlug gibi iki isimden bahsetmektedir. Tengiz kelimesi eski Türkçede Deniz demektir. Tunguzlu ise bugünkü imlasıyla Denizli demektir. Netice olarak Denizli adı, Tenguzlu ve Tunguzlu kelimelerinin zamanla ağızdan ağıza, Denizli kelimesi haline gelmesinden bugünkü şeklini almıştır.Denizlili araştırmacı Mümtaz Başkaya, konu ile ilgili yazdığı kitabında, Denizli adının kökeninin Tengiz olduğunu ve bir boy adı olarak Orta Asya'dan Anadolu'ya geldiğini ileri sürmektedir. Ayrıca adı geçen bu kitabında Denizli adının kentte bulunan suların çokluğu ile ilgisinin bulunmadığını da çok gerçekçi biçimde açıklamıştır. Bu yer adının başka yerleşimlerin de adı olduğunu, Türkiye'de başka yerlerde de Denizli ve benzer türdeki adların olduğunu göstererek bu konuya gerçekçi bir açıklama getirmiş olmaktadır.
EKONOMİ
Denizli ilinin ekonomisi sanayi ve ticarete dayalıdır. Denizli, bir ihracat ve sanayi kentidir. Hizmet sektörü de oldukça gelişmiştir. Son 15 yıl da sanayisi müthiş bir gelişme göstermiştir. ABD'ye bakır tel ihraç etmiştir. Faal nüfusun %45'i tarımbalıkçılıkArıcılıkormancılık ve hayvancılık'la uğraşır. Bütün gelirin %30'u sanayiden sağlanır. Türkiye'de Anadolu Kaplanları olarak bilinen ihracatçı şehirlerin başında gelir. Her yıl milyarlarca dolarlık ihracatıyla Türkiye'nin lokomotif sanayi şehirlerinden biridir. Denizli Türkiye'de ve dünyada tekstilin başkenti olarak anılıyor olsa da son yıllarda tekstilde yaşanan ekonomik kayıplar nedeniyle ekononik dengeler mermer ve doğal taş sektörü üzerine kaymıştır. Denizli'den tüm dünya ülkelerine traverten ve türevi olan mermer ve doğal taş ihracatı gerçekleştirilmektedir.

Tarım

Denizli tarıma çok elverişlidir. Başlıca tarım ürünleri; buğdayarpaCevizmısırnohuttütünhaşhaşüzümİncir ve pancardır. Sebze üretimi ise 250 bin tondur. Üzümden sonra,kavunkarpuzelmaarmutvişnekirazşeftalibademerik ve nar bol miktarda yetişir.
Antepfıstığı üretimi gün geçtikçe artmaktadır. 120.000 zeytin ağacından ortalama 1000 ton zeytin elde edilir. Mevcut su potansiyeli bütün ekili araziyi sulamaya elverişlidir. Ekili arazinin önemli kısmı sulanmaktadır. 95.000 incir ağacı bulunmaktadır.

Sanayi

Sanayi oldukça gelişmiştir. Dokuma ve metal sanayi ön sıradadır. Başlıca büyük sanayi işletmeleri ise; Dentaş Ambalaj Sanayi, Er-Bakır Elektrolitik Bakır, Erikoğlu Emaye, Erikoğlu Holding , Denizli Çimento, Paşabahçe, Kardemir Haddecilik, Eke Metal, Menderes Tekstil, Aynes Gıda, Ayyem Tarım, Tosunoğlu Tekstil, Integro, Tümteks Tekstil, Gökhan Tekstil, Görenler, Kaynak Group, Abalıoğlu Yem, Ugurlu Oto Cam, Zorlu Holding Taç ve Linens, Lezita, Değirmenci Group, Evliyaoğlu Tekstil, Aysan Dekoratif Raf Sistemleri vb.

Turizm

PamukkalePamukkale, kaynak sularının kirecinden oluşmuş bir cennet köşesidir. Türkiye'nin en tanınmış doğa harikasıdır. Yılda bir buçuk milyonun üzerinde yerli ve yabancı turist Pamukkale'yi ziyaret etmektedir. Pamukkale 2700 metre uzunluğunda ve yüksekliği 160 metredir. Parlak beyaz rengiyle Pamukkale'yi 50 km uzaklıktan görmek mümkündür. Ayrıca Pamukkale'de Hierapolis antik kenti,antik havuz, antik tiyatro, arkeoloji müzesi gezilmesi gereken yerlerdendir. Tepesinde antik Roma'dan kalma Hierapolis adlı kutsal antik şehir bulunur. 5–10 km yakınında Laodikya antik kenti bulunur.
5 km ilerisinde ise uluslararası bir termal merkez olan Karahayıt vardır. Yılın her mevsiminde ana kaynağından "58" derece çıkan Karahayıt' ın kendine has kırmızı renkli şifalı termal suyu ve termal çamuru, Ege Üniversitesi Hidroklimatoloji Enstitüsünün vermiş olduğu rapora göre içerdiği zengin mineralleri ile eşsiz bir sağlık kaynağıdır. Karahayıt' ta bulunan turistik tesislerde (Otel, Apart Otel ve Pansiyonlarda) Kırmızı Su ve Termal Çamur sayesinde pek çok hastalık ve sağlık probleminize şifa bulursunuz.
Denizli' de bunların dışında çok sayıda antik kent bulunmaktadır. Keloğlan ve Kaklık mağaraları ise mutlaka görülmesi gereken diğer turistik yerlerdendir. Pamukkale ve Karahayıt bölgesinde beş ve dört yıldızlı oteller, pansiyonlar termal turizm ve kaplıca hizmeti vermektedir.
DENİZLİ HOROZU

HİERAPOLİS ANTİK KENTİ

ATATÜRK VE ETNOGRAFYA MÜZESİ

PAMUKKALE

AKHAN KERVANSARAYI

YEŞİLDERE ŞELALESİ

MANİSA
ManisaTürkiye'nin bir ili ve en kalabalık on dördüncü şehri. 2014 itibarıyla 1.363.995  nüfusa sahiptir. Ege Bölgesinde yer alan ilde 17 ilçe bulunur. Nüfus bakımından İzmir'den sonra bölgedeki 2. büyük ilidir. "Şehzadeler Şehri" olarak da bilinir. Şifalı Mesir Macunu ve Sultaniye Üzümü ile tanınır. Antik çağda "Magnesia", Roma İmparatorluğu döneminde tam ismiyle "Magnesia ad Sipylum" olarak anılmıştır. Dünya dillerindeki mıknatıs ve magnezyum kelimelerinin kökeni Manisa'nın ismidir.
İzmir'e yakınlığının da sağladığı avantajlarla hızla gelişen bir merkezdir. Türkiye'nin en gelişmiş ve en büyük organize sanayi bölgelerinden birisine sahiptir. Manisa ili üzümü, kavunu, mesir macunu ile ünlüdür. Vestel grubu, IndesitBoschSchneiderECA,EczacıbaşıÜlker gibi birçok marka ve firma, üretim üssü olarak Manisa'yı tercih etmektedir. Bölgenin İzmir'den sonra ikinci büyük sanayi ve ticaret merkezidir. Kent merkezi olarak Türkiye'nin en yoğun göç alan şehirlerinden birisidir. 6 Aralık 2012'de Resmi Gazete'de yayımlanan 6360 No'lu kanun ile Manisa Büyükşehir Belediyesi'ne dönüştürülmüştür.
TARİHÇE
Antik kaynaklar şehrin kurucuları olarak, bugünkü Yunanistan’ın Teselya bölgesindeki Pelion dağı civarında yaşayan Magnetleri işaret etmektedir. Magnetler, Batı Anadoluya göç ettiklerinde önce Menderes nehri kıyısındaki Magnesia’yı, daha kuzeye giden bir koluda Sipylos dağı eteğindeki Magnesia’yı kurmuşlardır. Sonra kurulan şehri Menderes Magnesia’sından ayırt etmek için “Magnesia ad Sipylum” adını kullanmışlardır. Magnesia, Türk hâkimiyeti sırasında zamanla Mağnisiye, Mağnisa, Manisa şekline dönüşmüştür. Kelime “Büyük şehir” anlamına gelmektedir.
Manisa dağı eteğinden Gediz ovasına bakan şehir sırasıyla Hititler, Frigler,Yunanlar, Lidyalılar, İranlılar, Romalılar, Bizanslılar, Saruhanoğulları ve Osmanlıların hâkimiyetinde kalmıştır.
Harzemşahlara mensup bir emirin torunu olması kuvvetle muhtemel olan Saruhan Bey, Manisa’yı başkent yapmış, topraklarını genişletmiş, donanma kurarak Yunanistan sahilleri ve Trakya kesimine seferler yapmış, çevresindeki beylik ve devletlerle ittifaklar kurmuş, donanma sayesinde elde ettiği ganimetlerle ekonomik durumu düzeltip cami, medrese, zaviye, tekke ve kütüphaneler yaptırarak Manisa’nın bir Türk İslam şehri kimliği kazanmasını sağlamıştır.
Yıldırım Beyazıt’ın Anadolu birliğini sağlamak amacıyla 1390 yılında giriştiği Batı Anadolu harekatı esnasında Saruhanoğlu Beyliğinin başında bulunan Hızırşah, Yıldırım’ı karşılayarak barış yoluyla Manisa’yı Osmanlılara teslim etmiş; şehre hâkim olan Yıldırım Bayezit ise şehrin doğu kesimlerinin yönetimini Hızırşah’a bırakıp Manisa’yı da Karesi ile birleştirerek oğlu Ertuğrul’un idaresine vermiştir.
Timur'un Anadolu'ya girip Yıldırım Bayezit’i Ankara Savasında mağlup etmesi üzerine, daha önce Timur'a sığınan Hızırşah'ın kardeşi Orhan Bey, Manisa'ya gelip bağımsızlık simgesi olarak 1403 yılında adına para bastırmıştır. Ancak Timur güçlerinin ayrılması üzerine tekrar Hızırsah'ın yönetimi ele geçirdiği, Osmanlı devletinin ikinci kurucusu olarak kabul edilen Çelebi Mehmet'in Anadolu birliğini sağlamak gayesiyle 1405-1406 yıllarında giriştiği Batı harekatı sırasında beyliğinin başında bulunduğu ve Çelebi Mehmet'in Manisa’yı alması üzerine idam edildiği bilinmektedir.
Tarih boyunca hemen her büyük medeniyetin dikkatini çekecek kadar zengin olmuş Manisa topraklarının geçmişi yontma taş devrine kadar uzanır. Bölge Lidya bölgesi olarak bilinen bölgenin tamamına yakına Manisa’dadır. Bölgede başka Sard (ya da Sardis) olmak üzere sayısı yirmiyi aşan antik kent mevcuttur. Osmanlılarda ise Manisa Sancağı, geleceğin padişahlarının Osmanlı dönemi adıyla Saruhan Beylerbeyliği ilk görev yeridir.Şehzadeler Manisa bölgesinin yönetiminde sorumlu tutulup, idarecilik yeteneklerini geliştirirlerdi.
Manisa şehri Yunan ordusu tarafından 26 Mayıs 1919'da işgal edildi ve 8 Eylül 1922 tarihinde Türk ordusu tarafından geri alındı. Yunan ordusuBatı Anadolu'dan geri çekilirken yakıp yıkma taktiği uyguladı. Orta Doğu tarihçisi Nettleton Fisher konu hakkında, "Geri çekilen Yunan ordusu bir yakıp yıkma politikası benimsedi ve önüne gelen bütün savunmasız Türklere karşı vahşilikler uyguladı." yazdı. İskoçyalı tarihçi Kinross Yunan geri çekilişini, " Zaten onun (Yunan ordusu) önünde bulunan çoğu kasaba harap içindeydi. Tarihi kutsal şehir Manisa'da 18 bin binadan sadece 500'ü ayakta kalabilmişti." sözleriyle tasvir etmiştir.
COĞRAFYA
İl dağlarla çevrilidir; batıda Yunt Dağı ve Yamanlar Dağı, güneyde Bozdağlar, kuzey ve doğuda ise Simav Dağlarıyla. Ayrıca Spil Dağı Millî Parkı bu il sınırları içindedir. Kula ilçesi çevresi ise eski bir yanardağ bölgesidir ve bölgede peri bacalarına rastlanır. Bölge yerel belediyenin girişimleriyle jeoparka dönüştürülüyor.
İlinin başlıca akarsuları kollarıyla birlikte Gediz Nehri ve Bakırçaydır. Ege bölgesinin önemli doğal iki gölünden biri olan Marmara Gölü, bu ildedir.Demirköprü Barajı ise sadece ildeki değil, tüm Bölgedeki önemli barajlardandır. Diğer barajlar ise Afşar Barajı ve Sevişler Barajıdır.
İKLİM
Ege bölgesinin batı kesiminde geniş bir alanı kaplayan Manisa ilinde, batı kesimlerinde ve Gediz Nehri havzası boyunca karasal nitelikli Ege-Akdeniz iklimi hakim olmakla, özellikle doğu ve dağlık bölgelerinde İç Anadolu'nun karasal ikliminin etkileri de görülür. İlin batısından doğusuna gidildikçe, toprak, iklim ve topografya gibi çevre koşulları aşamalı olarak değişmeye başlar. Bu değişime bağlı olarak, bitki örtüsü de değişir. Bitki örtüsü batıdan doğuya doğru sırayla, ova bitkileri, makiler, ormanlar ve alpin bitkilerinden oluşur. Ancak bunların aşamaları birbirlerini düzenli bir biçimde izlemez. Dağlarda egemen bitki örtüsü ormanlar ve makilerdir.
İl'de ortalama sıcaklık 16.8 °C'dir. En sıcak aylar, ortalama sıcaklığın 30 °C'nin üzerine çıktığı Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarıdır. Yıllık sıcaklık ortalaması kışın (Ocak Ayı) 6 °C'nin altına düşmez. Yılda ortalama 25 gün don(lu) geçer. Yılda ortalama 107.5 gün sıcaklık 30 °C'nin üzerindedir. Ortalama olarak yılın 91 günü yağışlı geçmektedir. Yıllık ortalama yağış miktarı m² ye 750.3 kg'dır. En fazla yağış Aralık, Ocak ve Şubat aylarında görülür. Genel bitki örtüsü makidir.
EKONOMİ
Gediz Ovasının bereketli topraklarının da etkisiyle tarımsal üretim sıralamasında ilk üç ilden biridir. Yüzyıllardan beri dokumacılık, gıda, dericilik ve tarım konusunda faaliyet gösteren Manisa’da bugün sanayi önemli bir gelir kaynağıdır.
Koruma altına alınmış bir milli parka sahip olan Sipil dağı eteklerinde bir yayla evinde konaklamak hangimize çekici gelmezki. Sipil dağı trekking, dağcılık ve yamaç paraşütü için oldukça uygun özellikle dağcılık sporu bakımından zirveye varılıp inilebilen nadir alanlardan biridir. Manisa geçmişinden taşıdığı izler ve doğal güzellikleriyle turizm kulvarında da adından söz ettirmektedir. Şifalı sular bakımından zengin bir bölgede bulunan Manisa’daki jeotermal su kaynakları asırlardır bilinmektedir ve yerli yabancı turistlerin ilgi odağıdır. Salihli’de bulunan Kurşunlu ve Sard kaplıcaları Manisa’nın sağlık turizmine önemli bir katkı sağlamaktadır. Yörenin en tanınmış ürünü ise hiç kuşkusuz üzümdür. Her tanesi ayrı bereket ayrı lezzettir. Ülkemizin en verimli topraklarından Gediz Ovası Manisa’da zengin bir bitkisel üretim çeşitliliği olmasını sağlamaktadır. Ünlü Akhisar zeytinleri, kaliteli pamuk üretimi, tütünü ve kirazıyla Manisa tarımsal üretim sıralamasında ilk üç ilden biridir. Son yıllarda artan organik tarım üretimi, baraj ve gölleriyle Manisa, eko turizm alanında da önemli potansiyele sahiptir.
Manisa’nın bir diğer önemli özelliği ise semer yapımı, bakırcılık ve demircilik gibi geleneksel el sanatlarının devam ettiği bir kent olmasıdır.
Financial Times tarafından dünyanın en uygun yatırım kenti seçilmiştir. Manisa 2011 yılında gerçekleştirdiği 7.116.049.087 TL ihracatla Türkiye'de Gaziantep'ten sonra en çok ihracat yapan 7. şehir özelliğini taşımaktadır.
Kula'daki Kapadokya benzeri peri bacaları
MANİSA KALESİ

MANİSA MURADİYE CAMİİ

MANİSA MÜZESİ

SPİL DAĞI MİLLİ PARKI

AĞLAYAN KAYA
MALATYA

MalatyaTürkiye'nin bir ili ve en kalabalık yirmi sekizinci şehri. 2014 itibarıyla 769.544 nüfusa sahiptir. Doğu Anadolu Bölgesi’ninYukarı Fırat Bölümü’nde bulunur. İlk olarak Hitit döneminde kurulmuştur. O günden bugüne el değiştirerek yıkılıp yeniden yapılarak günümüze kadar gelmiştir.
Malatya, kayısı diyarı olarak bilinir. İlde yetişen kayısılar, dünya genelinde ünlüdür ve kuru kayısı üretiminin % 80'ini Malatya Ovası’nda bulunan kayısı bahçeleri sağlar. Büyükşehir yasası ile 2014 yerel seçimlerinin ardından büyükşehir statüsüne kavuşmuştur.
ETİMOLOJİ
Malatya'nın adı Kültepe tabletlerinde Melita olarak, Hitit tabletlerinde "Maldia" olarak geçmektedir.
Eski çağ coğrafyacılarından Strabon, Malatya'yı, kesin olarak belirtmemekle birlikte, Komagene sınırında Kapadokya Krallığı’nın (MÖ 280-212) on valiliğinden biri olarak göstermiştir.
Malatya'nın isim kökü Hititçede bal anlamına gelen "melid"den türediği ve Hitit kitabelerinde "öküz başı ve ayağı" ile ifade edildiği belirtilmiştir. "Melit+ava" ise "bal ülkesi" anlamına gelmektedir. Sonra bu isim "Meliddu", "Melide", "Melid", "Milid", "Milidia", "Melitea" olarak kitabelerde geçmiştir. Malatya'yı ele geçiren Araplar, şehre "Malatiyye" ismini verdiler.Türklerin Malatya'yı fethetmesiyle isim bugünkü halini aldı. 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile isim Malatya olarak resmileşti.
COĞRAFYA
Malatya, Dogu Anadolu bölgesinin bati bölümünde yer almaktadır. Doğuda Elâzığ (98 km) ve Diyarbakır (251 km), güneyde Adıyaman (185 km), batıda Kahramanmaraş(219 km), kuzeyde Sivas (245 km) ve Erzincan (363 km) illeri ile çevrilidir.
İl genelinde yer alan dağların başlıcaları Malatya Dağları, Nurhak Dağları, Akçababa Dağları, Yama Dağı iken, başlıca akarsular Söğütlü Çayı, Morhamam Çayı, Kuruçay, Tohma Suyu, Sultansuyu, Sürgü Suyu, Beylerderesi, Mamıhan ve Şiro Çayı'dır.
Ayrıca Beydağları'nın o muazzam görüntüsü, o uzantısı şehre ayrı bir güzellik katmaktadır. İl, İç Anadolu, Akdeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin arasında tampon bir bölge olma özelliğini de taşımaktadır.
Malatya ili, deprem kuşağı bakımından ikinci büyük fay kuşağında yer alır. Bölgenin dağlık ve dinamik bir yer hareketliliğine maruz kalması sonucu depremler sık sık meydana gelir. Yani kıvrımlı bir arazi şekli yaygındır. Malatya'nın deniz seviyesinden yüksekliği 960 metredir (merkez).

Akarsular ve göller

Orduzu-Pınarbaşı gölleri meşhurdur; piknik ve dinlenme merkezidir. Ayrıca Fırat'ın büyük bir bölümü de Malatya'nın doğusundan geçmektedir. Pütürge ilçesinin Şiro Çayı da meşhur akarsularındandır ve bu akarsu balığıyla ünlüdür.

Bitki örtüsü

Malatya il topraklarının % 54’ü çayır ve meralarla, % 31’i ekili ve dikili arazi ile kaplıdır. Ormanı azdır, ormanlık alanı % 10’dur. Geniş Malatya Ovası, bozkır görünümündedir. Akarsu çevreleri orman gibi uzayan kayısı bahçeleri ile kaplıdır. Malatya Toroslarında en çok meşe, vadi yamaçlarında ardıç ağaçlarına rastlanır. Platolar çayır bakımından zengindir.

Malatya alüvyal topraklar

Bu topraklar, akarsular tarafından taşınan, depolanan materyaller üzerinde oluşan genç topraklardır. Üzerlerindeki bitki örtüsü iklime bağlıdır. Bulundukları iklime uyabilen her türlü kültür bitkisinin yetiştirilmesine elverişli ve üretken topraklardır.
Alüvyal topraklar Malatya ilinde daha çok Fırat Nehri ile Tohma Çayı boyunca uzanmaktadır. Toplam alanları 20.236 hektardır. Bunun 19.703 hektarı birinci sınıf, 442 hektarı yetersiz drenajlı ve ikinci sınıf, 95 hektarı ise kötü drenajlı üçüncü sınıf arazilerden oluşmaktadır.

Malatya bazaltik topraklar

Bu topraklar genellikle orta derin veya sığdır. Ağır killi topraklardır ve profilleri iyi gelişmemiştir. Malatya’da bu topraklar Kürecik bucağının batısında ve güneyinde ve Arapgir ileArguvan arasında bulunurlar. 75.080 hektarlık ölçümleri ile ilde % 6,1′lik yer tutan Bazaltik toprakların %26’sı toprak işlemeli tarıma uygundur. %66′lık kısmı meradır.
EKONOMİ
Malatya, ekonomik olarak bölgenin en gelişmiş şehridir. Ekonomi başlıca kayısıya dayanır. Malatya'da bulunan birçok kayısı fabrikası istihdam sağlar. Bunun yanında, tekstil fabrikaları ekonomiye can verir. Malatya'da iki organize sanayi bölgesi bulunmaktadır ve üçüncü organize sanayi bölgesinin altyapı ihaleleri tamamlanmıştır. Ayrıca Malatya'nın teşvik paketi kapsamında bazı büyük şirketler, bölgeye yatırım yapmışlardır. Buna Eczacıbaşı'nın yapım aşamasında olan nükleer tıp fabrikası örnektir. Ayrıca Malatya'da sanayi sitelerinde bulunan küçük işletmeler de Malatya ekonomisine can verir. İnönü Üniversitesi de ticaretin ve kentin büyümesinde etkili olmuştur. Malatya'da birden fazla hidroelektrik santralleri bulunmaktadır. Bunlardan biri Karakaya Barajı'ndadır.

Tarım

Tarım genelde Malatya Ovası’nda yapılır ve başlıca ürün kayısıdır. Dünyanın kayısı ihtiyacının yüzde 80'i Malatya'dan karşılanmaktadır. Dağlık kesimlerde küçük ve büyük baş hayvancılığı yapılmaktadır ancak şehrin ekonomisine fazla bir katkısı olmamakla birlikte damızlık koyun keçi yetiştiricileri birligi ve süt birliği ve damızlık sıgırcılık birligi de bulunmaktadır

Turizm

Kentin ilçelerinden biri olan Battalgazi’de ise Selçuklular ve Osmanlılar döneminden kalma eserler bulunmaktadır. Devlet tiyatroları Malatya şubesinin açılmasıyla Malatya bölgedeki kültür alanında da önemli bir aşama kaydetmiş ve çevre illerden gelen sanatseverler sayesinde kültür turizmi önemli bir ivme kazanmıştır. Gürpınar Şelalesi de ülkemizdeki sayılı doğa harikalarından birisi ve turistlerin uğrak mekânlarındandır.
KARAKAYA BARAJI GÖLÜ

KARAKAYA BARAJI


GÜNPINAR ŞELALESİ


MALATYA ARKEOLOJİ MÜZESİ


ARSLANTEPE HÖYÜĞÜ

11 Mayıs 2015 Pazartesi


MUĞLA
MuğlaTürkiye'nin bir ili ve en kalabalık yirmi dördüncü şehri. 2013 itibarıyla 866.665 nüfusa sahiptir. Ege Bölgesi'nde, topraklarının küçük bir kısmı Akdeniz Bölgesi içine giren, OrtacaDalamanFethiyeMarmarisMilasDatça ve Bodrum gibi tatil yöreleri ile ünlü bir yerleşim yeridir. İlde 13 ilçe bulunur.
COĞRAFYA
Muğla, Akdeniz iklimi etkisinde kalmaktadır. Muğla şehrinin içinde bulunduğu Menteşe Yöresi'nde dağlar denize paralel uzanmaktadır. 800 m. yüksekliğe kadar olan alanlarda 'Asıl Akdeniz İklimi' ve daha yüksek alanlarda 'Akdeniz Dağ İklimi' hissedilir. Maksimum-minimum sıcaklık değerleri, nemlilik, yağış miktarı ve hakim rüzgar yönleri yerel coğrafi koşullara göre değişmektedir. Metrekare'ye 1000 mm'den fazla yağış alan Muğla, orman oranı bakımından Türkiye'nin en zengin olan yörelerinden bir tanesidir. Ne var ki yağışların büyük çoğunluğu kış mevsiminde düşer ve yaz kuraklığı belirgindir. Dağların denize paralel uzanmasının ve yükseltinin bu yörede Ege Bölgesi'nin genelinin aksine daha fazla olmasının diğer bir sonucu olarak ulaşım doğu-batı yönünde zorlaşır ve nüfus seyrekleşir.
Türkiye'nin güneybatı ucunda yeralan kuzeyinde Aydın, kuzeydoğusunda Denizli ve Burdur, doğusunda Antalya ile komşu, güneyinde Akdeniz ve batısında ise Ege Denizi ile çevrilidir.
Toplam uzunluğu 1100 km'yi biraz aşan deniz kıyıları ile Muğla, Türkiye'nin uzun sahil şeridine sahip ilidir. En büyük ve il olmaya aday ilçesi Fethiyedir. Muğla ilinde ayrıca iki büyük göl bulunmaktadır. Bunlar Milas ile Aydın ilinin Söke ilçesi sınırları dahiline yayılan Bafa Gölü ile Köyceğiz ilçesindeki Köyceğiz Gölü'dür. Önemli üç akarsuyu ise Çine Çayı (Yatağan'dan geçerken Yatağan Çayı), Esen Çayı (Seki beldesinden geçerken Seki Çayı) ve Ortaca-Dalaman arasında yer alan ve bu iki ilçe arasında sınır olarak kabul edilen Dalaman Çayı'dır.
Muğla denizden 670 m yükseklikte, üstü düz bir kaya kütlesi şekliyle ilginç bir görünüme sahip olan Hisar Dağı'nın eteklerinde kurulmuştur. Muğla Ovası, Menteşe kalkerplatosunda Neojen çağında oluşmuş depresyonların sonradan karstlaşmasıyla oluşmuş çanak şeklindeki çukurluklardan biridir. Muğla ovasına benzer jeolojik yapıya sahip komşu ovalar YeşilyurtUlaGülağzıYerkesikAkkayaÇamköyYenice ovalarıdır. Muğla Ovası KaradağKızıldağMasadağı ve Hamursuz Dağı ile çevrelenmiştir. Düğerek'in kurulduğu yamaçların gerisinde rakım hızla artar ve Menteşe Dağları silsilesi içinde yer alan Yılanlı Dağı 2000 metreye ulaşır.

Turizm

DalamanFethiyeMarmarisDatça ve Bodrum gibi tatil bölgeleri ile dünyaca tanınan Muğla, 2007 yılı Ocak-Eylül döneminde, 2006'nın aynı dönemine göre turist sayısını %9 artarak 2.285.258 kişi ağırlamıştır.
Ayrıca Dalaman'da askeri ve sivil havaalanı bulunmaktadır. Bu havaalanın yıllık 10 milyon kapasiteli dış hatlar terminalinin bulunması yurtdışından ulaşım için de önemli bir imkân sağlar.
DALAMAN
FETHİYE
MARMARİS
DATÇA
BODRUM